Diyabet (Şeker hastalığı) Nedir?
Şeker hastalığı , insülin yapım ve kullanımında gelişen problemler sonucunda sürekli kan şeker yüksekliği ile seyreden metabolik bir hastalıktır, sonuçta vücut kan şeker ini uygun şekilde kullanamaz ve depolayamaz.(Başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren kronik bir hastalık)
İnsülin, kanda şeker in yükselmesini önleyen , pankreas adlı organın beta hücrelerinde yapılan bir hormondur. Normalde gıdalarla alınan veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz ( şeker) pankreas tarafından salgılanan insülin sayesinde hücreye girer ve orada yakılarak vücut için gerekli enerjiye dönüşür.
İnsülin yokluğunda –insülin bağımlı (Tip 1 diyabet) veya
etkisinin azlığında-insüline bağımlı olmayan (Tip 2 diyabet) ortaya çıkar.
Son dönemde bir grup hasta ise tip 1,5 diyabet (LADA) olarak sınıflandırılmaktadır.
Genellikle yaşam koşulları gelişmiş ülkelerde tip 1 diyabet li (juvenil diyabet) çocuk oranları daha yüksektir.
Tip 1 diyabet hastalığıyla 35 yaş öncesi ( ortalama 12-13 yaş) karşılaşılır ancak son dönemde genç yaş grubunda tip 2 diyabet te görülmektedir.
Tip 1 diyabet te (juvenil diyabet) pankreas da bulunan insülin salgılayan hücrelerde otoimmünite ile (vücut kendi hücrelerini yabancı olarak algılıyor ve yok ediyor) hasar oluşmakta ve insülin üretimi sona ermektedir. İnsülin vücutta olmadığında şeker seviyesi kanda yükselmekte , sonra da idrarla atılmaktadır.
Diyabet tanısı , açlık kan şekeri 126mg/dl üzerinde ve/veya herhangi bir zaman şeker ölçümü 200mg/dl üzerindeyse konur.Belirtilerle beraber bu seviyedeki şeker düzeylerinde şeker yükleme testine gerek yoktur, önerilmez de zaten.
Bazı olgularda tip 1 ve tip 2 diyabet ayrımı için serum C peptid düzeyleri incelenir.
Tip 1 diyabet lilerde C peptid düzeyleri çok düşük saptanacaktır.
Genelde olguların çoğunda belirtilerin başladığı 1 ay içinde tanı konur .
Daha az olgu da , ailenin dikkatinden kaçarsa diyabetik koma tablosuyla acil polikliniklerine başvuruda tanı konur.
Tip2 diyabet ile genellikle 35 yaş sonrası karşılaşıldığından ( tüm diyabetlilerin % 75 ‘idir) yetişkin tip diyabet olarakta bilinir.Bu tip hastalıkta insülin üretimi kaybolmamakta ancak insülin ‘e direnç gelişmektedir.Tedavide haplar kullanılarak bu direnç kırılmakta veya pankreas’tan insülin salınımı arttırılmaktadır. Ancak tip 2 diyabet liler de hastalık ilerledikçe tip 1 diyabet liler gibi insülin ihtiyacı doğabilir.
Birçok çalışmada aşırı kilolu gençlerde tip2 diyabetli oranları artmaktadır.
Yaşam şekli ve diyet önemli faktörlerdir.
LADA ise ( Tip 1,5 diyabet ) aslında yetişkin yaşlarda tanısı konmuş tip 1 diyabet hastasıdır.Uzun bir süre insülin salgıladıklarından ( insülin eksikliği söz konusu) diyabet geç ortaya çıkmakta ve yanlışlıkla tip 2 diyabet tanısı konabilmektedir.
LADA ( Tip 1,5 Diyabet)
Yetişkinlerde ( 35 yaş üzeri) görülen yavaş seyirli otoimmün diyabet şeklidir ki ,genellikle tip 2 diyabet ile karıştırılır. LADA ‘nın tip 2 diyabet ile karıştırılmasının sebebi,genelde 35 yaş üzeri olanlarda kilo fazlası vardır, ve biraz insülin direnci gelişmesine bağlı belirtilerde görülür. Öte yandan otoimmün bir olay olmasına rağmen tamamen Tip 1 diyabet ile aynı değildir, Tip 2 diyabet olgularında saptanan genetik profile de sahiptir.(Her iki tip diyabet ‘ in karışımı tablo) LADA ileri yaşlarda görülmekle beraber klasik tip 2 diyabet tedavisinden bu nedenlerle farklılık gösterecektir.Bu durumda insülin direncinden ziyade beta hücrelerinden insülin salınım yetmezliği vardır.Anti diyabetik haplar çok etkin olmazlar, ve 3-5 yıllık süreçte bu olgularda insülin yetmezliği gelişir ve insülin kullanımı şart hale gelir. Başlangıçta LADA olgularında hafif şeker yükselmesi saptandığından , hemen insülin kullanımına başlanıp başlanmayacağı halen tartışmalıdır. Öte yandan bazı anti diyabetik hapların kullanımıyla pankreas beta hücrelerindeki yıkımın artarak insülin yetmezliğinin daha erken oluşabileceği de düşünülüyor.
LADA tanısı koyduran ip uçları
Aile de , yakınlarında Tip 1 diyabet varlığı
Diğer otoimmün rahatsızlığın olması( Romatoid artrit,tiroid hastalığı)
Tip 2 diyabet tanısı düşünülüyor, ancak kilo normal – fit vücut ölçüsü var
Anti diyabetik hap kullanımına rağmen kontrole girmeyen şeker seviyeleri
LADA tanısı koyduran testler
GAD antikor taraması ( ancak negatifse bile ,ileride pozitif olabilir )
C- peptid seviyesi,düşük bulunur (Tip 2 diyabet olgusunda N veya Yüksek)
LADA tanısı alındıysa diğer diyabet tanısı alınmış olgular için geçerli olan şeker seviye hedeflerine uyulmalı, HbA1c takipleriyle tedavi sağlanmalı. Bu olgulara diyet , exersiz planı ve insülin kullanımı gerekecektir.
Diyabet (şeker hastalığı) belirtileri nelerdir?
İdrarla glikoz atılmasına bağlı olarak, gecede dahil olmak üzere tuvalete sık gitme, fazla miktarda idrar yapma, sıvı kaybına bağlı susama ve kurumuş ağız, kuru cilt, halsizlik, kilo kaybı, görme bozuklukları, sinirlilik ve konsantrasyon güçlüğü.
Biraz daha ilerlemiş olgularda keton artışıyla kusma, karın ağrısı,ağızda aseton kokusu,zorlu nefes ve baygınlık hali.
Diyabet (şeker hastalığı) ne sıklıkta görülür?
Diyabet li hasta oranları ülkeden ülkeye değişmektedir.
Dünya genelinde Okul çağı çocuklarda en sık karşılaşılan kronik hastalıklardandır.
Bir çocuğun yetişkin çağa gelmeden Tip 1 diyabet e ( juvenil diyabet)yakalanma oranı Amerika ve Kanada’da yaklaşık binde üç civarında hesaplanırken , elimizde ülkemize ait yeterli veri yoktur.
Diyabet ve Balayı dönemi nedir? (Tip 1 diyabet ,Remisyon fazı )
Tip 1 diyabet te (juvenil diyabet) tanı yeni konulduğunda, bir süredir yüksek seyretmiş glükoz seviyeleri nedeniyle daha yüksek dozlarda insülin gerekir.Yaklaşık bir haftalık süreden sonra ihtiyaç azalır.Tedaviyle normale getirilen şeker seviyelerinden sonra pankreas tekrar insülin üretmeye başlar, ve böylece insülin ihtiyacı azalır.
İhtiyaç duyulan insülin 0.5 ünite/kg/gün dozlarına düştüğünde remisyon , balayı döneminden söz edilir.Bu dönemde vücuttan salgılanan insülin şeker kontrolünü kolaylaştırır.Hızlı etkili insülin ler ,sadece yemek öncesi verilerek ihtiyaç karşılanabilir. (Bazal ihtiyaç kendi pankreasından sağlandığı için)
İnsülin in , yağların yıkılarak yağ asitlerine dönüşmesi ve keton yapılmasını önleyici rolü vardır.Bu nedenle balayı dönemi ndeki şeker hastalarında diyabetik ketoasidoz riski azdır.
Diyabet lide Remisyon fazı (balayı dönemi) genellikle 3-6 ay sürebilir, bazen 1-2 yıla kadar uzayabilir.Bu fazın hiç görülmediği durumlar da olabilir. Daha küçük yaştaki çocuklarda remisyon daha kısa sürmektedir.En başından itibaren sıkı şeker takipleri pakreasın yükünü hafifleterek remisyon fazını uzatabilir.Ancak bu dönemin geçici bir iyilik hali olduğu unutulmamalıdır.
Diyabet te Remisyon sonrası yaşlara göre insülin ihtiyaçları ;
Püberte öncesi 0.8-1.0ü/kg/gün seviyelerindeyken ,
püberteyle ihtiyaçlar artar ve 1.2 – 1.4ü /kg/gün seviyelerine yükselir
püberte sonrası da püberte önü seviyelere doğru geriler.